İnternetle ilk kez tanışmam lise öğrenciliği yıllarıma dayanıyor. O zamanlar hem internet çok bilinmiyordu hem de bilgisayar fiyatları el yakıyordu. Bu nedenle bilgisayar kullanmayı iyi bilen bir arkadaşımla internet kafeye gitmiş ve web yolculuğum için ilk adımı atmıştım…
İnternette bir zamanların efsanesi MIRC idi.. Burası belki de ülkemiz insanının ilk olarak kullandığı online sohbet ortamıydı. Dünya üzerinde de durum pek farksız değildi. Hemen her yaştan herkes boş zamanlarında burada uluslararası sohbetlere katılırdı. Burada görüştüğüm bazı yabancılar web tasarımının nasıl yapılacağına dair bilgiler verdi. Bundan dolayı web tasarımına ilgi duymaya başladım ve yoğunlaştım.
Web tasarımını öğrendikten sonra İngilizce üzerine bir web sitesi kurma düşüncem belirdi. Günlük yaşam İngilizcesi ve Dilbilgisi konularını kendime has üslubumla yazarak anlatmaya çalıştım. 1 yıl kadar bu şekilde çalışmaya devam ettim. Fakat bir şeylerin ters gittiği aşikardı. O kadar uzun zaman harcamama rağmen istediğim kadar konuyu yazıya dökememiştim. Bundan dolayı daha farklı bir çalışma yürütmeye karar verdim.
İngilizce öğretmenleri için Türkiye’nin en büyük öğretmen platformlarından biri olan ELT Planet bu arada çoktan kurulmuştu. Ve oldukça dinamik bir yapıya kavuşmuştu. Fakat öğrencilerim için yapmayı istediğim çalışmayı hala zihnimde şekillendirememiştim. Bir gün okulda anlattığım basit konunun bazı öğrencilerim tarafından çok çabuk unutulduğunu farkettim. Üniversite yıllarında yürüttüğüm radyoculuk ve programcılık günlerimden esin alarak video ders çekmeye karar verdim. YouTuber kavramının dahi doğru dürüst telaffuz edilmediği o günlerde ilk videomu çekerek YouTube platformuna ilk adımımı atmış oldum.
İlk bir iki video dersimi gerçekten de sadece öğrencilerimi düşünerek çekmiştim. Nasılsa bir süre sonra unutulur gider veya ben silerim diye düşünüyordum. Aradan birkaç ay geçtikten sonra baktım ki bana tanımadığım kişilerden yorumlar gelmeye başlıyor 🙂 hemen öğrencilerime “Yoksa takma isimlerle bana yorum mu yazıyorsunuz?” diye sordum. Hayır yanıtını alınca çok şaşırdım. Çünkü videolarım hedeflediğim kitleden çok daha farklı kişilere ulaşmaya başlamıştı. Ve yeni kitlem ısrarla yeni dersler çekmemi istiyordu…
İlk videolarımı ekran kayıt programları kullanarak çekiyordum. Fakat belli bir sayıya ulaşınca kaldığım evin sığınağını mini bir stüdyoya çevirerek oraya büyük bir yazı tahtası aldım ve sonraki derslerimi bu tahtada anlatmaya devam ettim. Bina sakinlerinin gürültüleri burada çok çekim yapma şansı sunmuyordu. Bu nedenle önce bir ofis kiraladım daha sonra da kendimize ait bir yere taşıdım tüm malzemelerimi. Bu ülkede iyi işler yapmak isteyenler hep kötü insanlarla veya engellemelerle karşılaşır. Bu durum benimde başıma geldi. Bir gün ofisime gittiğimde kapının kırıldığını ve tüm malzemelerimin parçalandığını gördüm. O günlerde çekim işini bırakma noktasına geldiğimi itiraf etmeliyim. Çünkü ücretsiz videolar çekip ülkem insanına faydalı olmaktan başka hiçbir gayem yoktu…
Uzun bir süre çekimlere ara vermiştim. Takipçilerimin ısrarla yeni dersler istemesi üzerine tekrar YouTube derslerime devam etmeye başladım. Bu defa şu an yaşamakta olduğum evimin oturma odası yeni stüdyom olmuştu. Fakat site yönetimi emektar tahtamı bodrumda yer kapladığı gerekçesiyle yerinden alıp yönetim ofisine götürmüş ve duvara da monte ettirmişti 🙂 Trajikomik değil mi? Gördüğünüz gibi sürekli olarak basit ve gereksiz detaylarla uğraşmak zorunda kalıyordum. Evime yeni bir tahta aldım. Nispeten daha küçük olan ve birçok dersimde görmüş olduğunuz son tahtam… Artık seri çekimler başlamış ve son sürat ilerliyordu…
Web çalışmalarım sadece video derslerden ibaret olmadığı için çekimlere zaman zaman yoğunluğumdan dolayı ara verdiğim durumlarda oluyordu. Bu arada yepyeni bir projeye başladım ve Türkiye’nin en büyük İngilizce Dilbilgisi setini www.dilseti.com adresindeki sitem için çektim. Toplam 200 video dersten oluşan 4 setin çekimleri tam bir yıl sürdü…
Aradan geçen süre zarfında çok defa YouTube tarafından Google Türkiye’de düzenlenen toplantı ve seminerlere davet edildim. Bu durum motivasyonumu olumlu yönde etkiledi. Çalışmalarınızın başarılı görülmesi ve yayın platformu olan YouTube tarafından davet mektupları almak bana daha özel hissettirdi. Yepyeni insanlarla ve diğer YouTuberlar ile biraraya gelmek her içerik geliştirici için ayrı bir avantajdır…
Gelelim günümüze 🙂 Herhangi bir sponsor desteği olmaksızın hem çekimlerimi kendi çapımda video düzenleme programlarında düzenliyor, hem web tasarımlarımı oluştuyor hem de ders içeriklerini hazırlıyorum. Yapılan tüm yorumları okuyarak sizlere daha fazla destek olabilmek adına elimden geleni yapıyorum. Yeni videolarda tekrar görüşmek üzere 🙂 diyerek sözlerimi tamamlıyorum dostlar…
